Michelangelo’nun David’i

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Öncelikle biraz Michelangelo’dan bahsedelim… Michelangelo Buonarotti ismini çoğu kişinin duyduğu ve Rönesans denilince aklımıza gelen temel taşlardan bir tanesi. Benim de heykellerindeki detaylarda dakikalarca kaybolduğum bir sanatçı. Kendisi ressam, heykeltıraş, mimar, şair olarak tanımlanabilir. Birçok alanda ünlü eserleri var, ancak ben en çok heykellerine hayranlık duyuyorum. Michelangelo, 6 Mart 1475 yılında Toskana’daki Arezzo yakınlarındaki bir kasabada doğdu.  Ailesi bankacılık ile uğraşıyordu. 1481’de annesi kronik bir hastalıktan öldüğünde Mikelanj 6 yaşındaydı. Ve durum biraz içine kapanmasına neden olur. İleriki yaşlarında ailecek Floransa’ya taşınırlar ancak ekonomik durumları çok iyi olmadığından eğitim çağına geldiğinde Urbino’lu Francesco’nun (ressam) yanında öğrencilik yapmaya başlar. Ailesi tarafından sanat ile uğraşması çok desteklenmez hatta zaman zaman kaynaklara göre ailesinin onu vazgeçirmek için şiddet uyguladığı da söylenir. Ancak Michelangelo tutkusundan vazgeçmez. Eserlerini hayranlıkla incelerken iyi ki de vazgeçmemiş diyor insan… The Creation of Adam (Adem’in Yaratılışı) – Michelangelo Buonarotti (Vatican Museum) Dönemin önemli isimlerinden Lorenzo Medici genç Michelangelo’yu San Marco Akademisi’nde çalışırken görüp kendisinin yeteneğinden oldukça etkilenir. Böylelikle Medici ailesinin de desteğini arkasına alan sanatçı, resimlerinde kullandığı figürlerde doğal dünyadan olan etkileşimini yansıtmaya başlar. Örneğin sık sık pazara gidip, özellikle tezgahta duran balıkların gözleriyle, yüzgeçlerini uzunca inceler ve gözlemlerini esere aktarırdı. Bir süre resim yapmayla uğraşan Mikelangelo daha sonra asıl tutkusunun heykel olduğunu fark eder. Floransa sokaklarında gezerken sık sık gördüğü Leonardo Da Vinci’nin de ustası olan Veracchio’nun görkemli heykelleri merakını cezbediyor ve hayranlık uyandırıyordu. Heykele yönelmek için yeni bir arayış içine girdiği sırada Medici Heykel Okulu’ndan kendisine teklif gelir. Muhteşem Lorenzo olarak bilinen Lorenzo Medici yeni heykeltıraşlar arıyordu. Çünkü Donatello, Veracciho gibi isimler ölmüştü. Floransa’nın yeni ve büyük bir heykeltıraşa ihtiyacı vardı ve o kişi de Michelangelo’ydu. Michelangelo Buonarotti’nin Musa Heykeli Michelangelo’dan biraz bahsettikten sonra sıra kendisinin dünyadaki en gözde eserlerden sayılan David heykelini incelemeye geldi. İtalya’nın Floransa şehrinde Galleria Dell’Accademia’da bulunan bu eser her mevsim milyonlarca ziyaretçiyi kendine çekiyor. Yıllar geçtikçe popülerliğini kaybetmezken, birçok kişiye hem yapıldığı dönemin mentalitesiyle hem de heykel işçiliğiyle ilham olmakta. Karşınızda Michelangelo’nun David heykeli… Michelangelo, en önemli eserlerinden biri olan görkemli David figürünü yaptığında 26 yaşındaydı. Yapımına 1506 yılında başladı ve 3 yıl sürdü. Yaklaşık 5 metre 17 cm olan heykele hiç ara vermeden çalışan Mikelanj, dev bloğa ulaşabilmek için uzunca bir iskele kurmuştu. Günümüzde Floransa’da Academy Galerisi’nde bulunan eser şehrin sembolü haline gelmiştir. Davut olarak da adlandırdığımız bu devasa heykel, Davut ile Goliath’ın kutsal kitapta geçen hikayesinden yola çıkarak yapılmıştır. Davut’un dev Goliath’a karşı atak yapmaya geçmeden önceki kısa bir anını görmekteyiz. Duruşu, gözlerinden geçen anlık duygular (kararlılık, soğuk kanlılık belki), elindeki sapanı ile oldukça gerçekçi ve tabii ki büyüleyici bir eser. Figürün mimari formuna baktığımızda Antik Yunan sanatında kullanılan teknik olan Contrapposto stilini görüyoruz. (Bu stil ona rahatlık ve işini bilen biri olduğunu gösteriyor) Ağırlık bir ayağın üzerine verilmiş. Zaten heykelin dinamik ve mükemmel ölçülerine baktığımızda karakter tasarımı itibariyle mitolojik bir betimlemeye, bir Apollon ya da Akhilleus heykeline benzeyen bir yapı görüyoruz. Hareketsiz bir objeden yayılan enerji akılalmaz bir boyutta. Michelangelo’nun Davut heykeli, insan vücudunun gücü ve güzelliği için bir kutlamadır. David Heykeli Detayları ”İnsanlar, usta olmak için ne kadar çok çalıştığımı bilselerdi, bu heykel onlara hiç bir şekilde güzel gelmezdi.”  – Michelangelo Buonarotti