35,2141$% 0
36,7982€% 0.07
44,4928£% 0.29
2.625,59%0,12
9.724,50%-0,42
3384892฿%-0.58388
Calista Luxury Resort Genel Müdürü Ali Kızıldağ GM Turizm ve Yönetim Dergisi’nin sorularını yanıtladı. Bir sezonun daha son dönemine geldik. Bu sezonun ilk 8 ayını ve önümüzdeki süreci yorumlar mısınız? Pandemi dönemini hatırlarsınız, o zaman da konuşmuştuk. Türkiye pandemiden sonraki süreçte toparlanma sürecini en iyi yönetebilecek kapasiteye ve imkanlara sahip ülkelerden biriydi. Dünya Turizm Örgütü’nün, ‘2023 yılı 2019 rakamlarını yakalar’ diye bir beklentisi, bir öngörüsü vardı. Türkiye’nin dünya genelinden pozitif ayrışarak 2022 yılında o rakamları yakalayabileceği öngörüsünü de biz konuşmuştuk. Bizim öngörümüz tuttu. O süreci insanlar çok çabuk unutuyorlar. Pandemiden sonraki süreçte sağlıklı turizm sertifikası ve Türkiye’nin ulusal, uluslararası arenada, ortaklarımızla, partnerlerimizle, operatörlerle, yayın organlarıyla, medyayla paylaşımlarının sonucunu gördük. Devletin, özellikle Turizm Bakanlığı’nın ve özel sektörün başarısıyla biz 2022 yılında bu başarı efsanesini yarattık. 2023 yılı beklentiler doğrultusunda geçti ancak tabii ki konjüktürel bazı gerçeklerden de kendimizi arındıramazdık. Sonuçta 2022 yılında özellikle bize turist gönderen destinasyonların birikmiş tatil harcamalarını, tüketim harcamalarını yapmalarından kaynaklı olarak 2023 yılında bir hacim daralmasından söz edilebilir. Bu rekor denemeleri veya bu sayısal başarılar 2024 yılında da devam etti. “Türkiye, hedeflere hep üstüne koyarak ulaştı ve bu hedefleri geçti” Türkiye, hedeflere hep üstüne koyarak ulaştı ve bu hedefleri geçti. 60 Milyar Dolarlık turizm geliri hedefi çok önemliydi. Bu hedefin geçileceği görülüyor, bunlar azımsanacak başarılar değil. Nerelerden nasıl geldiğimizi bizler, eskiyi yaşayan insanlar çok iyi biliyoruz. Türkiye’nin 90’ların başındaki yatak kapasitesi gelen turist veya elde edilen turizm gelirlerini şu anki rakamlarla kıyasladığımızda bu işe emeği geçen, bu işe katkı sağlayan herkesin ne kadar eli öpülesi olduğunu herhalde anlayabiliriz. 2024 yılında şunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Gelen turist sayısı veya elde edilen cirolar anlamında sektör yine yeni rakamlara, yeni başarılara imza atmıştır. Ancak özellikle karlılık ve finansman yaratma anlamında sıkıntılarımızın olduğu da malum. “Finansman konusunda özellikle farklı teşviklerin gündeme getirilmesi gerekiyor” Döviz kurlarındaki durağan akışa mukabil maalesef özellikle sektörel enflasyonda beklenen başarı olmamasından kaynaklı olarak kar ve finansman üretme konusunda büyük bir sıkıntı yaşanıyor. Bunun giderilmesi, finansman konusunda özellikle farklı teşviklerin gündeme getirilmesi gerekiyor. Çünkü artık dünyada çok ciddi bir rekabet var. Biz bugüne kadar sadece Yunanistan’ı, İspanya’yı, Portekiz’i veya İtalya’yı kendimize rakip görürken bir anda gelinmiş olan senaryoda artık Tayland’ı, Dubai’yi, Vietnam’ı çok yakın bir gelecekte Suudi Arabistan’ı bu rakip havuzunun içinde göreceğiz. Bugün telefonunuzu açtığınızda Türkiye’de bile her gün Instagram’da Suudi Arabistan’ın reklamlarını görüyorsunuz. Orada yapılmakta olan çalışmalar, harcamalar, yatırımlar hepimizce malum. Bunun yanı sıra bir bakıyorsunuz bir taraftan Abu Dhabi geliyor, Katar geliyor. Artık bu arenada üçlü dörtlü rekabet yok, çoklu rekabet var. Bu rekabetin içinde olmak için de sektörün kesinlikle finansman yaratması gerekiyor. Bunun da nasıl aşılacağı konusunda; Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, sektörün, STK’ların katkılarıyla ortak akıl yürütülmesi gerekiyor. Çünkü özellikle sonradan bahsettiğimiz destilasyonlar hep çok yeni yatırımlarla ve çok yeni destilasyonlarla bu pazara girecekler, bu pazara girerken de bizim hareket ettiğimiz pazarlara girerken de çok ciddi promosyonlarla girecekler. Buna hazır olmamız gerekiyor. Akıllı yönetirsek önümüz çok açık. Çok kısa bir süre sonra o bahsettiğimiz 100 milyon turist, 100 milyar dolar turizm gelir hedeflerine de ulaşalım. Ondan sonra da artık bizim zamanımız tükenecek diye düşünüyorum. Finansmandan kastınız nedir, devletten bir kredi mi? Biz cirolar yapıyoruz ama karlarımız maalesef sınırlı kalıyor. Bu karlar eğer yüksek oranlarda olabilseydi yani bu vergi ve enflasyon baskısı hissedilmeseydi sektör kendi finansmanını zaten yaratmış olurdu. Bu finansman yenileme mi için mi, yeni yatırım için mi? Kesinlikle hem yenileme, hem yeni yatırım açısından. Birinci ve ikinci jenerasyon otellerimiz yıprandı. Çünkü sonuçta bizler çok yoğun turist ağırlayan bir otelcilik sistemiyle çalışıyoruz. Bu yenilemeleri yapıp diğer gelişen destinasyonlarla aynı seviyelere gelmemiz lazım. Bunu yapamadığımız zaman, geride kaldığımız zaman ve diğer yeni destinasyonların da yapmış oldukları promosyonlarla turiste çok cazip imkanlar sunması halinde savunmasız ve aciz bir durumda kalacağız. Burada şu yapılabilir, madem ki biz artık ürettiğimiz karlarla finansman yapamıyoruz. O zaman belli teşviklerin, ekonomik, uzun vadeli, düşük faizli kredilerin sektöre destek vermesi lazım. Yenileme kredisi diyelim ya da başka kredi diyelim ama bu kredilerle sektörünün önünün açılıp bütün eski otellerin yenilenmesi gerekiyor. Önümüzdeki çetin rekabet dönemine hazırlanması gerekiyor tesislerin… Dünya değişiyor, dijital devrim öyle bir hale getirdi ki 20-30 yılda olması gereken bazı konular artık 3-5 aylık süreçlere döndü. Artık evladiyelik diye bir şey kalmıyor. Dünyayı yakalamak gerekiyor, modayı yakalamak gerekiyor, trendi yakalamak gerekiyor. Bu da para ve finansmanla oluyor. Harcama yapmanız ve devri yakalamanız gerekiyor. Yakalamadığınız zaman, ligden düşüyorsunuz.
Corendon ve TGA Hollandalı seyahat acentelerini Alanya’da ağırladı